Girişimcilik, yöneticilik derken bir hayali daha var… Olimpik sporcu apoletini takabilmek için 3×3 Milli Takımı’nı fırsat olarak gören başarılı isim, yeni kariyerinde de en az oyunculuğu kadar ses getirmek istiyor…
Darüşşafaka’nın hazırladığı güzel bir veda ile oyunculuk kariyerini sonlandıran Türk Basketbolu’nun yetiştirdiği en önemli değerlerden Sinan Güler, veda gününü, mükemmel kariyerini ve bundan sonraki planlarını anlattı…
Hani derler ya film şeridi gibi geçti diye… Veda gününde senin gözünün önünden geçen film şeridinde neler vardı?
Aslında şöyle bir gerçek var; bu hikaye biz Selçuk abi ile oturup konuştuğumuzdan beri belliydi. Ben hem kafamda hem de fiziksel olarak yaşadığım yıpranmayla, geçen sene Fenerbahçe ile oynadığımız play-off maçının son maçım olabileceğini hissediyordum. O yüzden de o film şeridi bende epeydir oynuyor ve aslında o gün, sonundaki katkıda bulunanlar gibi bir şey oldu. Her anı her türlü yaşıyorum. Çocukluğumdaki anları hatırlama çabam oluyor, kariyerimdeki önemli anları zaten hep hatırlıyorum. Kitabı Darüşşafaka’da kapattığım için o gün daha çok Selçuk abiyle ilk konuşmamız ve 3 yıl içinde yaşadıklarım diyebilirim.
Üç büyüklerde de oynadın. Beşiktaş’ta başladın, Galatasaray’da Eurocup kazandın, oradan Fenerbahçe’ye transfer oldun… Ancak sana olan bakışın hiç değiştiğini sanmıyorum ve bu sadece sahadaki performansla başarılacak bir durum değil galiba…
Başta annem ve babamın büyük rolü var, spora dair yönlendirmeleriyle. Çocukluğumdaki tecrübelerin ve sporu hep saha içinde yaşama çabam çok etkili oldu. Benim için en önemli yol gösterici abim. Hep onun gibi hem yetenekli hem de duruşuna sadık oyuncu olmak istedim. Bu başarı olarak gördüğüm bir şey değil aslında. Yapmam gereken o diye düşündüm.
Belki bir sorumluluk; Necati Güler’in oğlu, Muratcan’ın kardeşi olmak…
O her zaman için büyük bir sorumluluktu. Bir süreden sonra da sahada yapabileceklerimin etki alanının büyüklüğünü anlamak aslında o karakteri korumaya alma gereksinimini de kendi içimde verdi.
Oyun karakterine baktığımızda agresif, ısıran bir oyuncuydun. Böyle oyuncuların aslında rakibe de aynı davranması beklenir ama sen alnın yarıldığı bir ortamda bile rakip oyuncunun durumunu soran isim oldun. O dengeyi nasıl korudun?
Oyun kendi içinde rekabet kurallarını barındırıyor. Onun için de her şeyi yapıyoruz. Belki çocukluğumda ve gençliğimde farklı davrandığım anlar olmuş olabilir ama ben sert bir faul yapsam da devam edebilmeyi kendime alıştırdım. Bunu takım arkadaşlarımla da yaşadım. Antrenmanlarda en çok rekabet ettiğim yabancı oyuncuya da en yakınım, kardeşim dediğim Türk oyuncuya da… Sahada kavga ederdik, sertlik yapardık ama antrenman bittiğinde sarılıp o sahadan beraber çıkabilirdik…
Zizis anını hatırlıyor musun?
O an aklıma gelen en net şey, daha evlenmemiştik; eşim Ekin’in sakinliği ve genel yaklaşımıydı. O kadar kanın olduğu bir ortamda. Benzer bir anı ben gençliğimde Amerika’da yaşamıştım. Orada bir feyke ters cevap verip, kafa kafaya çarpışmıştık antrenmanda. Yine 20’ye yakın dikiş atılmıştı. O an aklıma geldi ve ben yerde yatacak böyle bir duruma geldiysem rakibe ne olmuştur acaba diye düşündüm. Bir yerden sonra da ‘tamam ben iyiyim, aklım yerinde, acaba çarpıştığım kişi nasıl’ diye düşündüm.
Ama o an tribünlerde 13 bin taraftarınız da senin bir tepkini bekliyor, patlamak için…
O da bir patlama versiyonu gibi. Sonuçta o anda biz bir sakatlık yaşadık. Taraftar her zaman agresiflik ve patlama bekliyor belki ama o an olan oyunun dışında olan bir şeydi. Sonuçta da o patlama farklı bir biçimde yaşandı ve tüm tribünlerin alkışlarıyla sonuçlandı.
Eurocup kupasını kaldırdığın an… O anı anlatır mısın?
Tartışılmayacak, paha biçilemeyecek bir an. O senenin başında, coachumuz Ergin abinin doğum gününü kutlamak için eşi Berna, yakınlarından notlar istemişti. Ben de ‘bu senenin emeğinin karşılığında beraber kupa kaldırmak’ güzel olur yazmıştım. O sene başında kendime de Eurocup’ı kazanmak, en değerli oyuncu olmak gibi hedefler koymuştum. O tarz odaklanmaları belki de ilk kez yaşadığım seneydi. O sezonu o şekilde ödüllendirebilmek, hepimiz için özellikle de Galatasaray camiası için paha biçilmezdi. O yüzden o anı kelimelerle anlatmak çok zor.
Galatasaray ile Fenerbahçe kaptanlarının birbirlerine transfer olması çok kolay değildir. O kararı nasıl aldın?
Özünde önümdeki fırsatlara bakıp (O zamana özel, 2 sene sonraki hikaye aynı değil) o anki Sinan yapabileceklerini en iyi nerede yapar, önüne gelen fırsatlar neler, bunu nasıl yapabilir düşüncesiyle çıkılan bir yol oldu…
Oyunculuk kariyerin parkede bitti ama 3×3 Milli Takımı ile devam ediyorsun… Oradaki hedef ne?
En büyük hedef Olimpiyat görebilmek. O hayal, aslında Tokyo Olimpiyatları öncesinde olimpik sporcularla bir podcast serisi yapmıştım, orada müthiş bir imrenme yaşayarak ve 3×3 basketbolun bu işin içerisinde olduğunu bilmekle geldi. Hikayenin geldiği noktada da basketbol belki parkede bitti ama basketbol oynamaya devam etmek her zaman çok kıymetli. 3×3’e Ağustos’ta sporcu olarak katıldım ve o zamandan beri araştırmalarını yapıyorum. Dünya finallerini de takip ettim. Müthiş keyifli. Etkisi küçük gibi gözükse de insana direk dokunabildiğin çok farklı noktaları var. Türkiye’de büyümesi gereken bir spor. Bunun benimsenmesine yardım edebileceğim imkanlar olduğunu düşünüyorum.
Sporcu olarak bir Olimpiyat görme düşüncesi de ağır basıyor sanırım…
O apayrı bir durum. Aslında önceki sorunun cevabı da bu. Olimpik sporcu olamamak kariyerimde bir eksiklik. Ama baktığımızda biz zaten 60 yıllık bir zorluğun içerisindeyiz. Bu fırsatı kullanıp, olimpik sporcu olarak ayakkabıyı asmak apayrı bir onur olur
KIZIMLA HAYATI YENİDEN ÖĞRENDİM
Aile… Dünya tatlısı bir kızın var. Seni basketbolcu olarak tanıdı mı?
Basketbolcu olarak tanıdı, aslında benden çok Doğuş’u tanıdı. Zaten basketbolda Darüşşafaka’da devam ettirmemin en büyük nedeni, annemin, eşimin ve Selçuk abinin, kızımın basketbolcu olarak beni görmesinin önemini anlatacak söylemleriydi. Basketbolcu olarak tanıması, salonda birlikte vakit geçirmemiz inanılmaz keyifliydi. Bütün bu yoğunluğu, hayata dair öncelikleri de anlayarak, kızımla birlikte yeniden öğreniyorum. Ne olursa olsun, önceliğin o olduğu, geri kalan her şeyin daha sonrasında gelişebileceğini gördüm. Onunla birlikte yeniden hayatı öğrenmek, 40 yaşındaki bir birey için zaman zaman zor oluyor tabii ki…
Olimpiyat hedefin gerçekleşirse eşin nasıl bakacak bu işe, yeniden kamplar başlayacak?
Esasında 3×3’ün güzel tarafı, birlikte dünyayı da gezebileceğimiz imkanların olması. Normal kamp ortamını sen çok iyi biliyorsun. Kısıtlı-kapalı ortamlar. Ama bu öyle değil. Aslında Ağustos’tan bu yana dünyayı görebilme imkanlarını hep birlikte yaşıyoruz. Tempomuza uyduğunda birlikte gidiyoruz. Esasında bütün bu süreçte Ekin’le birlikte, tabii ki kızımız en ön planda ama bir şekilde ikimizin de yaratabileceği değerleri aksatmamaya çalışıyoruz.
Oyunculuk sonrası ne yapacaksın sorusunu sormadığımız isimlerden biriydin çünkü oynarken de kariyer planını oluşturmuş gibiydin. Melek yatırımcı olman, aile olarak kurduğunuz Güler Legacy bunun örnekleri. Aslında çılgınca bir yaşam için şansın ve ortamın varken sen hep kendine yatırım yaptın…
Aslında o yaşantının da hakkını verdiğimi düşünüyorum. Ama kabına sığmayan bir çocuk olduğum için konfor alanımın dışında bir sürü şeyi yapmaya yönelip, etki alanımı genişletmeye çalıştım. Sporcu olarak aslında bizim sorumluluklarımız saha içerisinde gözükmekle birlikte saha dışında da çok sorumluluğumuz var. Saklanarak, arka planda kalarak belki kendimizi koruyabiliriz, bunu yaptığımız zamanlar da oldu ama insanların hayatına dokunabilmek, paylaşabilmek için üniversitelere, liselere gidip bunu etkin bir şekilde konuşabilmek de gerekiyor. Bir gün yöneticilik fırsatı gelirse tabii ki değerlendireceğim ama şu anda yapabileceklerimin farklı kapsamda olduğunu düşünüyorum
Bizde teknoloji biraz oyun odaklı gelişti ama sen spor ile inovasyonu birleştirmeye çalışıyorsun? Bunu spor camiasına kabul ettirmek zor bir hedef değil mi?
Elbette zor olacak ama bir taraftan da bu konuya hakim olan ya da benim kadar meraklı olan insanlar da var. Burada tercümanlık görevi bana düşüyor. Önemli olan doğru insanları bir araya getirip doğru hikayeleri anlatarak o tercümanlığı akıcı yapabilmek. Bir de son 3 seneki tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki spor inovasyonu dediğimizde girişimci çok farklı problemlere dokunabilecek ortamlar yaratıyor kendine. Ama artık şunu görüyorum; spor kurumlarının ihtiyaçları neler, o ihtiyaçları karşılayacak girişimci nasıl yönlendirilebilir. Yavaş yavaş bunlara da bakmaya başlayacağız. Spor kurumunun karşısına ‘Bak bi girişim var şu problemi çözüyor’ diye geldiğinde çok etkili olmuyor. Bunu net gördüm ama kurumun problemini bilip onun çözümünü götürmek etki alanı büyüyecektir.
Guler Legacy devam ediyor, BİDEV kurucu üyelerindensin, yatırımcısın, 3×3 ile oynamaya devam ediyorsun, olimpiyat toplantısı var; yine oradasın… Bu yoğunluk rahatsız etmiyor mu?
Rahatsız etmiyor ama şu anda öğrenme aşamasındayım. Bir dengeye oturtmam gerektiğinin farkındayım ve basketbolcu olmanın getirdiği avantajlardan birisini şimdi daha iyi anladım. Ben hiçbir şeyi tek başıma yapmadım, yine tek başıma yapmak zorunda değilim. Guler Legacy özelinde abim ve babamla bir denge kuruyoruz. Abim zaten 3 senede şirketi gelebileceği noktanın da üzerine getirdi. Geri kalan noktalarda da ufak ve doğru takımlarla, kendi ihtiyaçlarımı da bilip, ona göre yönlendirmeler yaparak ilerleyebilirim.
Kariyerindeki en unutulmaz beş an…
İlk Anadolu Efes ile şampiyonluk. 2009 Akdeniz Oyunları’nda bronz madalya kazandığımız süreç… 2010 Dünya Kupası… Galatasaray ile Eurocup… Üzücü bitse de Daçka ile Türkiye Kupası finali…
En çok eğlendiğin sene…
Her senenin başlı başına hikayeleri var. En üst seviyelerden birisi Beşiktaş takımı, oradaki Türkler, kurduğumuz ilişki. Efes sezonları her zaman zorlayıcı ama keyifliydi. 2010 Dünya Şampiyonası sırasındaki otobüs yolculukları acayip keyifliydi. Normalde müzik olurdu, Semih takımda Dj’di ama belli bir noktadan sonra maçlara giderken Cem Yılmaz’ın standup’ını izleyerek giderdik maçlara…
En büyük hayal kırıklığı…
İnan yok abi öyle bir şey. Fenerbahçe sezonları istediğim gibi geçmedi ama kendi üzerime aldığım baskı, yeniden kendimi kanıtlama ihtiyacı, gelen fırsatları değerlendirememek, ondan sonra da beklediğim fırsatları görememek benim için çok önemli öğrenimler oldu.
Sağlık İçin Kızılötesi Karbon Isı Boyası
Canlıların, özellikle de insanların sağlıklı yaşayabilmek için kızılötesi ışınlara ihtiyaçları vardır. Ancak bir aylık bir sürede yoğun bir şekilde alınan güneş ışınlarının depolanması mümkün değildir. On iki ay boyunca alınacak terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ise sayısız fayda sağlar.
- Hücre sisteminin yenilenme gücünü artırır,
- Kan dolaşımını hızlandırır,
- Kronik yorgunluğu azaltır,
- Bağışıklık sistemini güçlendirir,
- Astım, alerjik rinit gibi solunum yolu rahatsızlıkları olan hastalar için en sağlıklı ısıtma sistemidir,
- Kas ağrıları, sırt ağrıları ve eklem rahatsızlıklarını azaltır,
- Bazı kanser türlerinin gelişimini engelleme özelliğine sahiptir,
- Şeker hastalıklarının yan etkilerini azaltır,
- Fizyoterapi tıp merkezlerinde doğrudan kullanılır.
Tıbbi araştırmalar, uzun dalga boyundaki ışınların terapi etkisi yaptığını, hiçbir zararlı yan etkisinin olmadığını ve insan vücudu için en uygun sıcaklığı sağladığını göstermiştir. Uzun dalga boyunda, terapi kalitesindeki kızılötesi ışınlar ile ısıtma sistemi olarak geliştirilmiş olan SRN Kızılötesi Isı Boyası, güneşin altında ısınma hissini on iki ay sağlamaktadır. SRN Kızılötesi Isı Boyası, uygulandığı ortamı sadece ısıtmakla kalmaz; aynı zamanda bir fizyoterapi merkezine çevirerek, içinde yaşayanların sağlığına katkıda bulunur.
Uzun dalga kızılötesi, radyan ısıdır; yüzünüzde güneşin veya odun ateşinin sıcaklığını hissetmekle aynı histir. Hatta kendi vücudumuzun da yaydığı ısı türüdür. İnsanlığın bildiği en temel ısınma şeklidir. Önce objeleri ısıttığı, ısınan objelerin de ısı yayarak çevreyi sıcak tuttuğu için binlerce yıldır tercih edilmiştir.
Bugün, yüksek enerji verimliliğine sahip SRN Kızılötesi Isıtma Teknolojisi, estetik ve konforlu bir şekilde radyan ısıyı çevre dostu olarak kolayca tekrar kullanabilmemizi sağlamaktadır.
Geçtiğimiz yüzyılda insanoğlunun konforlu olması sebebiyle tercih ettiği konvansiyonel ısıtma sistemlerinin (petek, klima vb.); yakın gelecekte yerini tekrardan kızılötesi ısıtma sistemlerine bırakması kaçınılmazdır.
SRN KIZILÖTESİ KARBON ISI BOYASI HAKKINDA BAZI BİLGİLER
- SRN Kızılötesi Isı Boyası havayı kurutmaz ve havayı değil sizi ısıtır.
- 24 V Elektrik ile çalışan Kızılötesi Isı Boyası sistemi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kombine çalışabilir. (Güneş ve Rüzgar enerjisi)
- SRN Kızılötesi Isı Boyası Üstüne duvar kağıdı,sıva ve boya gibi ürünler ile uygulanabilir özelliklere sahip bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası’nın boyandığı ortamda nem ve küf olmaz.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası mekanik tesisat ve bakım gerektirmeye bir üründür.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası anında ısınma ve homojen ısı dağılımı sağlar.
- SRN Kızılötesi Isı Boyası sağlıklıdır, nefes hastaları (bronşit vb) için en uygun ısıtma teknolojisidir.
- Su bazlı karbon kaplamalar ek veya ana ısıtma da mükemmel olarak kullanılabilir.
- Pars alüminyum tozu,pars bakır tozu,Pars Çinko Tozu,Pars Grafit Tozu,Pars Kurşun Tozu,Pars demir tozu,pars kurşun oksit,pars kurşun oksit sülyen,pars kurşun oksit mürdesenk,pars fire assay flux,pars nitrik asit,pars hidroklorik asit,pars sülfürik asit,pars hidrazin hidrat,pars kaolin,pars sepiyolit,sunsep,sundiyo,sunmag,pars zeolit,pars 67 mangan dioksit,pars85 mangan dioksit,hadjin yılan kovucu,parsvet yara tozu,pars lime sülfür,nanotozlar,yemkat.com,sunshield kaolin,sunshield sıvı kaolin,pars silisyum karbür,silisyum karbür,dmr74 mangan dioksit,pars magnezyum sülfat,pars magnezyum sülfat anhidrat,pars magnezyum sülfat monohidrat,pars magnezyum oksit,pars bakır sülfat,pars demir sülfat monohidrat,pars kalay sökücü,pars nikel sökücü,süren vollastonit tozu,pars volfram tozu,pars molibden tozu,pars antimon oksit,pars potasyum hidroksit,pars potasyum silikat,kimyadeposu.com,claypacks.com,demsil silikajel,demsil kil paketi,demsil nem alıcı,nemal nem alıcı,pars sodyum metabisülfit,pars sodyum bisülfat,pars magnezyum nitrat,pars sodyum persülfat,pars kalsiyum sülfat,pars kalsiyum sülfat dihitrat,pars hayvan altlığı,pars sodyum lignosülfonat,pars maden tozları,pars metal tozları,pars yem katkıları,pars nanotozlar,pars çinko oksit,sunshield sıvı kaolen,süren titanyum tozu,pars bakır oksit,demsil silikajel,süren otocam çizik giderici,pars seryum oksit,süren ferro vanadyum tozu,pars spekülarit,süren bit-pire kovucu,süren bakır tozu,süren teknoloji,bakır tozu,
- DMRSÜREN KİMYA LTD.ŞTİ
- 05523307100-05325466184
- www.kimyadeposu.com,www.claypacks.com,www.nanotozlar.com,www.netyerim.net
- www.potasyumsilikat.net,www.kursunoksit.com,www.parsman.com.tr,www.parsgrafit.com.tr
- www.parox.com.tr,www.sepiyolit.net,